top of page
Blog: Blog2

Rıza Tevfik Bölükbaşı 

  • Yazarın fotoğrafı: Muhammed Emin Akbaş
    Muhammed Emin Akbaş
  • 16 Mar 2020
  • 3 dakikada okunur
Rıza Tevfik Bölükbaşı şair, devlet adamı ve filozoftur. Osmanlı döneminde milletvekilliği yapmıştır. Politikalarındaki tutarsızlığı sebebiyle çok olay yaşamıştır.



Çocukluğu

Asıl adı Ali Rıza olan Rıza Tevfik Bölükbaşı, babası Hoca Mehmet Tevfik Efendi’nin kaymakamlık yaptığı Edirne vilayetine bağlı, bugün Bulgaristan sınırları içerisindeki Svilengard’da dünyaya geldi. Çerkez asıllı Münire Hanım’dan doğma Bölükbaşı, eğitimine babasının yanında başlasa da, farklı yerlerde eğitim görerek hocasının tavsiyesi üzerine Tıp eğitimi aldı.


Sivri Diş

Siyasi kimliği ve sivri kişiliğiyle karşımıza çıkan Rıza Tevfik, buradaki öğrenimi sırasında birtakım öğrenci olaylarına karışması sebebiyle birkaç defa hapse atıldı.


Eski Bir Osmanlı Hapishanesi

Evliliği

Rıza Tevfik’in bu karmaşık hayatının düzene girmesi arzusunda bulunan akrabaları, kendisine münasip bir eş olarak Darülmuallimat Müdüresi Ayşe Sıdıka Hanım ile evlendirdi. Ayşe Hanım’ın erken vefatı üzerine ise Rıza Tevfik, hayatının geri kalanını geçirmek üzere Nazlı Hanım ile evlendi.


Ayşe Sıdıka Hanım

Siyasete Girişi

O dönemde gizli bir cemiyet olan İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne 1907’de Manaysizade Refik Bey’in ısrarıyla girdi. Ertesi sene Meşrutiyet ilan edildiğinde Rıza Tevfik, Selim Sırrı Bey ile birlikte İstanbul’da at üstünde dolaşıp nutuklar vererek halkın galeyanını kontrol altına almada başarılı oldu. Bu sıralarda hep muhalif davranmıştır.


Manaysizade Refik Beyı

Mebusluğu

Devrim günleri boyunca iri cüssesi ile de nam salan Rıza Tevfik, Dersaadet'in en etkili kişileri arasına girdi ve kendisine siyaset yolu açıldı. Genel seçimde Osmanlı parlamentosuna Edirne mebusu olarak girdi.


Heyet-i Mebusan

Siyasete Ara

1910 yılında İttihat ve Terakki Fırkası'nın meclisi feshetmesi üzerine istifa etti; iki yıl sonra Hürriyet ve İtilaf Fırkası’na girdi. İttihat ve Terakkki Fırkası’ndan eski arkadaşları tarafından Sultanahmet'teki cezaevinde bir ay kadar hapsedilen; bir yıl sonra Gümülcine'de seçim propagandası yaparken yine eski partili bir grup tarafından fena hâlde dövülen Rıza Tevfik, ikinci seçimde mebus seçilemeyince siyaseti bir süre için bırakmıştır.

Konferansları

Bu dönemde devrin belli başlı gazete ve dergilerinde şiirler, edebiyat ve felsefe ile ilgili makaleler yazdı; ülkenin I.Dünya Savaşına sürüklenmesine karşı çıktı. Tiyatro salonları ve kıraathanelerde halka açık verdiği konferanslar ile tanındı.

Siyasete Dönüş

1918’de siyasete yeniden dönerek son Osmanlı kabinesinde Maârif Nâzırı olarak bulundu. Felsefenin eğitim sisteminde yer alması için çabaladı. Aynı yıl Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası'nın büyük üstadı seçilerek burada bir yıl görev yaptı. 1919-1920’de Şuray-ı Devlet Reisliği’ne getirildi.

Sevr

Padişah Vahdeddin ve Damat Ferit Paşa'nın ısrarı sonucu 1919'da Paris'te toplanan barış konferansına Türkiye temsilcisi olarak katıldı. Ertesi yıl ise Sevr Antlaşması’nı imzalayan heyette yer aldı.Darülfünun’daki öğrencileri onun Sevr'e imza koyan heyette yer almasını büyük tepki ile karşılayıp derslerini boykot ettiler, protesto gösterileri düzenlediler.


Sultan Vahdeddin Han

Son Gerilim

Darülfünun grevine yol açan gerilimin son damlası iki kişi arasında Fuzuli’nin Türklüğü üzerine yapılan tartışma olmuştur. 29 Mart 1922’de yapılan konferansta hakem rolünü üstlenen Rıza Tevfik, Fuzûlî'nin Türk değil, Acem olduğunu iddia etmiş, “Türk de olsa ne çıkar” diyerek nutkuna devam etmişti.

Ertesi gün Edebiyat Fakültesi öğrencileri bir kararname hazırlayarak Rıza Tevfik ve yandaşlarının görevlerinden istifa etmelerini istediler. Edebiyat Fakültesi’nde başlayan boykot diğer üç fakülteye de sıçradı. Divan söz konusu hocalara süresiz izin vererek bir anlamda öğrencilerin isteklerini yerine getirmiştir. Rıza Tevfik ise kendisi kurumdan istifa etmiştir.

Ülkeyi Terki

Aleyhinde oluşan olumsuz hava nedeniyle korkan Rıza Tevfik, Mısır'a gitmekte olan bir yük gemisine binerek 8 Kasım 1922’de ülkeyi terk etti.

Sürgün

Türkiye’den ayrılışından bir buçuk yıl sonra TBMM’nin aldığı bir kararla sürgüne gönderilecek Yüzellilikler listesinde yer aldı. Listede yer almasının nedeni, Sevr’i imzalayan heyette yer alması idi. Sürgün yıllarında Hicaz, Amerika Birleşik Devletleri, Ürdün ve Lübnan'da yaşadı.


Paris Konferansına Katılan Heyet

Ölümü

Çıkan Af Kanunu’ndan faydalanarak 1943’te kendi ifadesiyle "hesaplaşmak için değil, helalleşmek için" yurda döndü. 31 Aralık 1949’da, felç tedavisi için yattığı İstanbul Vakıf Gurebâ Hastanesi’nde zatürreeden öldü.


Rıza Tevfik Bölükbaşı, II.Abdülhamid dönemi ve diğer dönemlerde hep yönetime muhalif olmuştur. Lakin Abdülhamid Han’a muhalif olmasına ve muhalif yazılar yazmasına rağmen Abdülhmid Han tahttan indikten sonra pişmanlığını dile getirmek için bir şiir yazmıştır.



Bu şiirde Abdülhamid Han’ın tahttan indikten sonraki karmaşayı, devletin ve milletin durumunu anlatmıştır.


 
 
 

Comments


Abonelik Formu

  • instagram
  • twitter
  • youtube
  • generic-social-link

©2020, Muhammed Emin Akbaş tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page